İzmir Akvaryum Video

Merak edenler için uzun video hali burda...

Video bölüm bölüm olsa da genel anlamda bir fikir oluşturmanızı sağlayacaktır...

İzmir Akvaryum

Uzun zamandır gitmek istediğimiz yerlerden biri burası akvaryum.Bornova bayraklıda gitmesi ve gelmesi tam bir dert olsada kızım bayıldı.Funtastic aquarium olarak geçen bu yer Bornova bayraklıda yeni açılan bir alışveriş merkezi olan westpark'ın içinde...

Her zaman böyle yerlerin İstanbul'da olması ve bizim gidemememiz beni üzmüştü lakin İzmir'de ilk olması harika.Gelelim şimdi buraya nasıl gidileceğine.Birkaç alternatif var.Evinize hangisi yakınsa bu yollardan birini seçebilirsiniz.
                 Yeni güzergah olan Buca -Osmangazi dolmuşları buraya gidiyor.Buca Gedizin oradan geçen bu dolmuşa Şirinyerden de binebiliyorsunuz.

        Bornova-Osmangazi dolmuşları ile Karşıyaka-Osmangazi dolmuşları Westpark'ın tam önüne kadar geliyorlar.Buca'dan gideceklere şimdiden duyuruyorum Buca-Osmangazi dolmuş hattı yeni olduğundan saatleri belirgin değil biz giderken şansımıza binmiştik ama dönerken tam 1 saat beklememize rağmen gelmedi.
        Sonradan öğrendim ki eğer yolcusu yok ise hiç Westpark'ın oraya çıkmıyormuş mecburen Bornova dolmuşlarına binip Bornova'dan yeniden Buca dolmuşlarına binmek zorunda kaldık.

         İstanbul'daki akvaryuma hiç gitmediğim için kıyaslama yapmam ne kadar doğru bilmiyorum ama küçük bir yer değil.Çok kocamanda sayılmaz :)

Resimlerde de gördüğünüz gibi birçok balık türünü görebiliyorsunuz.Bazı yerlerini deniz kamaralardaki camlar gibi yapmışlar.Özellikle küçük balıkların olduğu bölümleri.Camları dışarı yada içeri eğimli olduğu için büyüteç görevi görüyor ve küçük balıkları çok rahatlıkla görebiliyorsunuz.

Yengeçler,Istakozlar herkesin en çok merak ettiği köpek balıkları ve daha adını bilmediğim ve sayamadığım birçok balık türü....

Ayrıca sürüngenler bölümüde yapılmış.Yılanlar,kertenkele ve tarantula gibi bazı küçük akvaryumlara ekleme yapmışlar.

 

 Biz hafta sonu Cumartesi gitmemize rağmen çok kalabalık değildi.
Ulaşım sorunundan ötürü sanırım insanlar oraya nasıl gideceklerini henüz bilmiyorlar.Arabanız yok ise uzun bir yolculuğu göze almalısınız.Buca'dan orası tam 1 saat 15 dk sürdü.

          Denizin her zaman insanları sakinleştirici bir etkisi olduğunu düşünmüşümdür.Burası da huzur vericiydi. Her akvaryumun önünde uzun bir süre onları izlemek istiyor insan.Akvaryum sularının temiz olması ve gayet ilgili çalışanlarının olması da bence artı puan.

İçerdeki koi balıkları ile vatozları besleyebiliyorsunuz.Biz çok hazırlıklı olmadığımız için içeride sadece koi balıklarını besleyebildik.Bir daha ki sefere vatozlar nasıl beslenir onu öğreniriz. Giriş büyükler için 39 TL çocuklar için ise 29 TL idi yanılmıyorsam.Koi balıklarını beslemek için biberon başına 10 TL gibi bir ücret alıyorlar.

Kızımın yüzündeki mutluluk ve onu denizaltı canlıları ile kitabın dışında bu kadar yakın olarak tanıştırabilmek harikaydı.İzmir'de de böyle şeylerin olmaya başlaması insanı çok mutlu ediyor.3 Büyük şehirden birisi sonuçta İzmir, daha fazla özen gösterilse daha mutlu oluruz diye düşünüyorum İzmir sakinleri olarak.

KAN YEMİNİ

Yazarı Christopher Farnsworth olan Kan yemini başkanın vampiri olan bu kitabı  görür görmez okumalıyım dedim ve hiç pişman olmadım.

Bir başkanın en üst düzey ajanı vampir ise neler olur.....

İlk araştırdığım konu bunun devamı var mı oldu.Ve sonra üzücü haberle karşılaştım devamı var ama çevrilmemiş sırf bu çevrilmeyen kitaplar yüzünden ingilizcemi süper hale getiresim geliyor :)

Öncelikle fantastik yaratıklara inanmaya çok meyilliyim diyebiliriz.İnsanların görmediği bir şeyi uydurabildiklerine inanmıyorum.Örnek vermek gerekirse meleklerin cinsiyetsiz oldukları belirtilmiş ama biz insanoğlu cinsiyetsiz bir varlık hayal edemiyoruz erkek yada kadın suretinde resmediyoruz.Gördüğümüz şeylerden sadece ilham alabildiğimizi düşününce vampirler neden olmasın diyorum :)

Gelelim kitaba, ilk kitap olduğundan sanırım açıklamalar kısmı bol ve hikayeye tam hakimiyet kurabilmemizi sağlıyor.Bana göre gayet akıcı bir kitaptı.

En gizli ve insanoğlunun yetersiz kalacağı bir sürü görevde işini ustalıkla yapan bir vampirin insan ortağı ile akıl almaz gelgitleri diyebilirim özetlersek....

Baş karakterimiz vampir gayet ciddi ve sert.İnsan ortağı ise bir o kadar acemi....

Asla gerçek olacağını hayal etmediği bir vampir ortağı, kurtadamlar ve hortlaklarla karşılaşmasında altına işediğini net bir biçimde söyleyebilirim :)

Tek üzüldüğüm konu ise her zamanki gibi İslam ve terör benzetmesinin sık sık geçmesi...

Başka bir terör örgütünü düşünemiyor sanırım bu yabancı yazarlar.

Yayın evlerine sesleniyorum lütfen bu serinin devamını da çevirin!

Serafina Parçalanmış Yürek

Yazarı Robert Beatty olan kelimenin tam anlamıyla sürükleyici bir seri.Bu paylaştığım serinin son kitabı Serafina ve parçalanmış yürek.Merak eden okuyucular için ilk kitap Serafina siyah pelerin,ikinci kitap Serafina büyülü değnek ve son kitap Serafina parçalanmış yürek.....

Bu kitap için çocuk kitabı kategorisinde diyemeyeceğim.10-14 yaş aralığındaki okuyucuların da keyif alacağı harika bir kitap.Sürükleyici olması başrol karakterlerinin samimi halleri ve fantastik dünyayı seven okuyucular için vazgeçilmez olucak diyebilirim.

Serafina, annesi bir dağaslanı babası siyah panter olan küçük bir kız çocuğu.İnsan bedeninde bir bebek iken ormanda bir adamın onu bulup büyütmesi ile başlayan bir seri...Serafinanın annesiyle tanışması ayrıca annesinin neden insan vücuduna biçimlenemediğini ve Serafina'yı neden ormanda tek başına bıraktığını 1. kitapta öğrenmiştik.

Serafina annesi gibi bir dağ aslanına dönüşerek yeni şeyler öğrenmenin ve bir numaralı düşmanı Siyah pelerinli adamı yakalayıp pelerini yok ettiğini sanırken Biltmore Evi bu seferde Siyah pelerinin yaratıcısı olan büyücünün saldırısına uğramıştı.Bu düşmanı da yok ettiğini düşünen Serafina büyük bir yanılgıya düştüğünü 3. kitapta farkediyor.

Bu seride artık Serafina bir pantere dönüşemiyor.Braeden,babası ve tüm Biltmore halkı Serafina'nın öldüğünü düşünüyor.Kapana kısıldığı bu karanlıktan çıkması için Serafina'nın önce birşeyleri farketmesi gerekiyor.

Kime güvenmesi gerektiğine! Fırtınaları yöneten büyücünün karşısında Serafina ve arkadaşlarının savaşını soluksuz okuyacaksınız.

The Wıtcher - Elflerin Kanı

Yazarlığını Andrzej Sapkowski yaptığı The Witcher serisinin 3. kitabı olan Elflerin kanı,henüz okuduğum 2 kitabının içinden en iyisi diyebilirim.Birinci kitabında ve 2. kitabında küçük hikayelere yer verilmiş olması belkide beni bu dünyaya tam ısındıramamıştı.

Elflerin Kanı  fantastik dünyada baştan sona kadar bir hikayeye yer vermiş.Ciri'ye Geraltın manevi kızı olarak bu kitapta daha fazla yer verilmiş.Ciri,Elf soyundan eski Kandan bir çocuk kehanetler doğrultusunda Geralt'ın kaderi.Geralt'ın deyimi ile ''kaderden biraz fazlası....'' Ciri'nin bir Witcher olma yolunda başına gelen zorluklar mücadeleler ve aynı amanda Geralt'ın dünyasına adım atmasını anlatan kitap benim hoşuma gitti.

Dandelion karakteri de bu kitabın vazgeçilmezleri arasında.Umursamaz ozan olarak tanınan Dandelion'un aslında Geralt'ın en güvendiği insanların arasında çıkması güzel hisler uyandırıyor kitabı okurken.
Diğer kitaplarda olmayan bir karakterle tanışıyoruz bu kitapta Triss Merigold.Geralt'a aşık ama Yennefer'in karşısında fazla şansının da olmadığı  bilen büyücü.

Yennefer'in bu kitapta Triss ile Geralt'ın aralarında geçen yakınlaşmaya istinaden kıskandığını da görmemezlikten gelemedik :)

THE WITCHER

    The Witcher serisi yazarı Andrzej Sapkowskı polonyalı bir yazar.Ben fantastik dünyaya ait her kitabı sevdiğim için bir çırpıda okuyacağımı düşünmüştüm bu kitabı.Lakin cümlemden de belli olduğu gibi biraz ağır ilerledi.

Kader Kılıcı pegasus yayınlarından çıkan bu kitabın ana karakteri bir Wıtcher ( kısacası yaratık avcısı ). Çocukluğundan itibaren özel yetiştirilmiş yarı sihir kullanabilen mutasyona uğramış özel  çocuklar topluluğu witcherları oluşturuyor.Duygudan eksik kalan yanları,hiçbiryere ve kimseye bağlanmama özelliklerinin yanısıra yaratıkları öldürebilecek tek kişiler.

Bu kitabın birde oyunu mevcut henüz oynamadım oynadığım zaman herkesin dediği gibi kitaplarından daha güzel oyunu diyecekmiyim bende merak içindeyim.

Gelelim kitabın içindeki karakterlere.Bu kitapta Witcher olan Rivyalı Geraltın başından geçen küçük küçük parça hikayelerden oluşuyor.Geraltın aklını başından alan büyücü sevgilisi Yennefer ve manevi kızı Ciri ile ilgili ilk hikayeler bu kitapta.Ana karakteri anlamanıza yardımcı olan bu hikayeler olaylar zincirininde başı aslında.İlk kitaplar genelde biraz sıkıcı olabiliyor olay örgüsündeki ayrıntıları yazar başka nasıl anlatacak ki.....

The Witcher serisi 5 kitaptan oluşuyormuş umut ediyorum ki diğer serileri daha akıcıdır.Aslında Hobbit serisini ve yüzüklerin efendisi serisi sevenler bu kitaba sanırım daha fazla aşina olduklarını hissederler.Ben Harry Potter'cı olduğum için sanırım bana biraz ağır geldi ama pes etmek yok 2. kitabına başlayalım bakalım orda neler olucak.

Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler

Gölge Avcıları serisi, ölümcül oyuncaklar serisi ile başlamış cehennem makinaları ile devam eden fantastik dünyanın tüm merak edilen yaratıkları (vampirler,kurtadamlar, periler vs... ) hakkında ince ayrıntılar verebilen ayrıca sürükleyiciliğinden gram ödün vermeyen bir seri.

Aslında ben bu seriye çok yanlış bir kitaptan başlamıştım.Cassandra Clare hayranları bilir ki bu seriye herhangi bir yerden başlaman yeterli kendinizi durdurmak ne mümkün.

Gece yarısı leydisi ile seriye başlamam ve sonra Ölümcük oyuncak serisine geri dönmemle kafam iyice karışmışken Bane günlükleri ile sayesinde birçok konu kafamda oturmustu.Taaaa ki, Gölge avcısı akedemisinden hikayelere kadar.

Aslında ben ilk kitabın ismine baktığımda birçok gölge avcısının başından geçen hikayelerin toplamı olarak düşünmüş ve çok istekli başlamamıştım kitabı. (Gece yarısı lordu yeni çıkmış kalbim onu okumak için çırpınıyordu :) Dedim ya geç tanıştım bu seriyle.

Vampirliği ile birlikte anıların büyük bir bölümünü kaybeden Simon Magnus sayesinde gölge avcılarının arasına davet edilir.Davet edilir edilmesine ama Clary yı bile tanımayan Simon için işler çok karışıktır.Isabella kıskanç mı kıskanç ve kendisinin onu hatırlaması umudu ile türlü türlü denemeler yaparken Simon hem anılarını sil baştan hatırlamaya çalışıp bir yandan da akademi de zorlu sınavlar ve antremanlarla boğuşmaktadır.
Herkes Simon'ın dünyayı kurtardığını bilirken bir tek kendisi kendini korkak olarak düşünür ve Isabella gibi bir kızın ona nasıl aşık olduğunu merak eder.Kendine güvensizliği ve bu yeni dünyaya uyum sağlama sırasındaki tüm maceraları zorlukları kendini bulma konusundaki umutsuzluklarını harika şekilde anlatılmış kitapta.Dahası akademiye konuk öğretmenler olarak katılan süpriz isimler ile geçmişte aydınlatılmayan ve Karanlık sanatlar serisinin başlangıçları hakkında harika ipucları vermektedir.
Periler tarafından kaçırılan Mark ve Blackthorn ailesine ait ilk tohumlar bu kitapta atılmış ki bu kitabı okumadan Gece yarısı leydisini okursanız gerçekten birçok parçayı birleştiremeyebilirsiniz.
Karanlık Sanatlar serisinin son kitabı olan hava ve karanlığın kraliçesi isimli kitabın çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum.Piyasaya çıkan kitap henüz çevrilmedi....